"ayu yiii uuu..."
"Bırak bebeğim,onlar bizim terliklerimiz değ...bak şimdi..."
"yuuuu,ooo,iyuu..."
"kemaalll...heh tamam amca seni çok mu sevdi annecim.Hadi el salla,bye bye yap..."
Ve bizimki bacaklarını açar,denizden yeni çıkmış,havulusuna sarılmış ve tosunu karşısında görüp sevmeye çalışan adamın ayaklarının dibine işer ve denize kaçar...Ne yapacağımı bilemedim.Adamın ayağının dibi ıpıslak...Şimdi kumu kapatsam çocuğumu kedi yerine koyacağım...Kapatmasan oğlumun sidiği ile başbaşa bırakacağım adamı...Neyse berekettir diye bıraktım,çünkü Kemal denize çoktan girmişti.Sürekli peşindeyim...deniz benim hep dizime onun da göbeğine geldiği için bir sorun yoktu,denizde yürüyor,koşabiliyordu.Arad dengesini kaybedip düşünce de yanında olduğum için hemen çıkartıyordum.Denize girip,dışarı çıkıyor taşlarla oynuyor,arada kum yiyor,tekrar denize giriyordu.Sabah 10.30'dan 17.00'ye dek bu tempoda gidince,en son denize beraber girdiğimiz anda kuacağıma gelip,kafasını omzuma yasladığı anda horlamaya başladı.Ya bir çocuk denizde annesiyle yüzerken uyur mu ya?Uyudu bizim ki...Şezlonga çıkarttım havluya sarıp.1 saat uyudu ve kalkıp tekrar denize girdi.
Sonra akşam otelin havuzuna girdi.Çok eğlendi çookkk...Çok ta yoruldu...Açık yeşil mayosu da çok yakıştı oğluma...
dayısının vardı bir zamanlar...Denize gideceğimiz zaman "Anne,açıkı şeşili mayoyu giyiyim..." derdi.Bir de yakışırdı ki sormayın.Aynısını yeğenine de yaptık.22 sene sonra Dayısının kopyası olarak denize girdi oğluşum:)
Denizden sonra balık yedirmeye çalıştık oğullarımıza...Dedik ki çocuklarımız beslensin,her dakika yiyemiyorlar,tatil beldesindeyiz,deniz kıyısında,yesinler...
Bizde kabahat...Ne çıkıyon dışarı al balığı odaya getir,çocuk bu bişey diyemezler ya...Yedir otelde dimi?Yoook biz süper anneleriz ya yaparız.Biri " Ben yemem,ııı ııı..." der biri bağırır,çağırır..."Oğlum bak bunu ye sana dondurma alacağım" dan tutun da " oğlum bak burada ne var....Aaa Kemal köpek napar...Hav hav..." cümlelerinden " Aç lan ağzını...","valla bak milletin ortasında patlatıcam he..." cümlelerine döndük...Güzel başlayan yemek muhabbetlerimiz sonunda bizim sinir olup,güzel bir yemek olabilme ihtimalini eziyete dönüştüren çocuklarla kalkmayla sonuçlandı...Evet çok sinirlendik ama çok ta güldük kendimize.Çünkü o her zamanki,iş yerinde takıldığımız cool tavrımız,içimizden bir canavarın çıkmasıyla yerle bir oldu.Ve kendi kendimizin halini hatırlayıp hatırlayıp güldük...
En son hatırladığım laflar;
"Vallaha yeter,ağız tadıyla para harcatmıyorsun he..."
"Bak,öldürecem ya..."
"Bana bak,ben o kadar sabırlı değilim.Benle doğru konuş..."
"Sizi bırakalım hemen bir yere,bir kreş varmış nerde o..."
"Bu nedir ya...Tatil mi eziyet mi..."
"Yeteeeeerrrrr...Canımdan bezdim lannnn..."
"Seni fırlatır atarım denize he..."
"Bak yürü diyorummm,kalkkk oğlum kalkksana ya..."
"Offf Allah'ım sabırrr verrrr...."
RESİM ALINTIDIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder