20 Ağustos 2016 Cumartesi

Burası Neresi Ki?:))))

Bazen İstanbul'daki trafiği özlüyorum biliyor musunuz?Nasıl?Neyini özlüyorsun be?demeyin!Otobüs maceraları çok güzeldir.Kendi kendinize kalırsınız,farklı olaylara şahit olursunuz,farklı insanlarla tanışabilirisiniz...hele ki zamanınız bolsa...
Beykoz'da oturup,Taksim'de çalışıyordum ve işe gidiş gelişim neredeyse trafiği sayarsanız 5 saati buluyordu.Bu hep böyleydi çünkü ben o kadar şanslıydım ki hangi yakada oturuyorsam işimi hep öteki yakadan buluyordum.Allah ta beni eziyet çekeyim diye yaratmış:))))))))))

İlk işim...Bakırköy...Hastane değil,dersane...ama oraya az kaldı yani...
O zamanlar Kağıthane'de oturuyordum.Aynı yakadaydık ama biri bir uçta diğeri diğer uçta...İstanbullular bilir.Aslında yollar boş olsa belki de 20 dakikada ulaşabileceğiniz bir yer.Ama trafik asla bitmez,hiçbir saatte.Gece geç saatte çıkalım yola trafik olmaz dersiniz bir bakarsınız tıklım tıklım...İnsanlar hiç uyumuyormuş ta hep yoldalarmış gibi.

İşe gidip gelirken 2 vesait değiştiriyordum.Önce minibüsle Mecidiyeköy'e oradan da Bakırköy otobüsüne.Dönüşte de tam tersi.Kış vaktiydi ve ben işten saat 22.30'da çıkmıştım.Eve bir an dönebilmek için ilk kalkan otobüsü yakalamaya çalışıyordum.Her yer kar...Otobüs camları buz tutmuş.Göz gözü görmüyor.Bir de rüzgar var.Tipi gibi...

Baktım benim otobüs mü diye.Silikti biraz ama okudum,heh evet benim otobüsümdü.Bindim.Nasıl kalabalık,tıklım tıklım.Ortaya geçtim çabuk inebilmek için.En son durakta inecektim ama bir şey olursa-burası İstanbul,her an herşey olabilir diye-ortada kapıya yakın kısıma oturdum.Ama yollar farklı geliyordu.Camlar buzdan görünmüyordu.Ama insan alışır ya hani gittiği yollara.Ramplardan geçiyorduk,tırtırlı bir yol vardı.Allah Allah,yeni yol mu yapmışlardı acaba?Benim yolumun üzerinde hiç tırtıklı yol yoktu.Bu kadar rampa da atlamıyorduk.Kapı açılınca bakıyordum durak isimlerine.Farklı isimler...Heralde ben tam bakmıyordum durak isimlerine normalde diye şüphelenmedim de.Otobüsteki insan sayısı azalıyordu.En sonunda bir tek ben kaldım...Ve durağa geldik.
"Abla bu son durak..."
"Hee,öyle mi...Tamam."
İyi de hiç Mecidiyeköy'de tek başıma indiğimi hatırlamıyorum ki...Burası hep kalabalık olur yani...
Bir indim ki in cin top oynayan dizime dek kar olan bir yerdeyim.İleride bir minibüs ve içinde bir sürü adam...50 metre yakınlarında otobüs durağında da ben...Hiç bir şey yazmıyordu durakta.Durağın ismi de yoktu.Yahu nerdeyim ben?tamam yanlış otobüse bindim de yani neresi burası.Saat olmuş 00.00.Bu saatten sonra otobüs gelir miydi ki?Gittikçe tırsmaya başlamıştım.Çünkü hiçbir araç geçmiyordu.Kendi kendime kızıyordum.
"Salak Zeynep,madem şüphelendin insene bi noktada.İnsanların olduğu noktada insene be gerizekalı.Napıcaksın şimdi?"

telefonum kontörllüydü ve kontörüm yoktu:((Annemi ödemeli aradım ve geri aradı.
"Anne ya ben indim ama neresi burası bilmiyorum.Ve korkuyorum yani."
"Ne var yanında,sağında solunda.taksiye bin gel."
"Anne hiçbir şey yokkki.Hiç bir araç ta geçmiyor ve işin kötüsü bir minibüs dolusu erkek var ileride."
"Ahh kızım ya ahhh ahh...Ne yapsak..."
Annem nasıl telaşlandı anlatamam.Nerede olduğumu bilsem söyleyeceğim gelip alacak beni ama bilmiyorum ki.İleride ki adamlara " Pardon ben yanlış otobüse binmişim,Kağıthane'ye gideceğim.Nasıl gidebilirim? desem;Müjde Ar'ın filminde kahvehaneye girip "İstanbul'a nasıl giderim?"sorusuna verilen cevap gibi "Gösterelim anam..."gibi bir cevap almaktan korktum.Başladım dua etmeye....Tüm bildiğim duaları okudum.Allahım nolur burada böyle ölmeme izin verme.Hele ki tecavüze uğramama hiç izin verme.Ölürsem bedenime tecavüz ederler mi?Ya da beni öldürmeden önce tecavüz ederler mi?offf Allahım nolur bir taksi ya nolur....
Derkeennn...
Bir taksi geldi ve önüne atladım...Hemen bindim ve dedim ki,gayet sakin ve sanki nerede olduğumu biliyormuş gibi bir ses tonuyla,
"iyi akşamlar,Kağıthane'ye lütfen..."
Adam bir şaşırdı bana baktı ve dedi ki;
"İstanbul Kağıthane mi?"
İşte o an sakinliğimi koruyamadım,
"Neredeyim ki ben?Burası neresi ki?"
"Burası Avcılar ablacım.Yani İstanbul dışı sayılıyor."
Elim ayağım buz kesmişti zaten iyice donduğunu hissettim ve annemi hemen ödemeli arayıp beni geri aramasını bekledim.Aradı ve geleceğimi söyledim.Taksinin plakasını da verdim.

Taksi parası ne kadar tuttu tutmadı umrumda değildi.Belki beni ordan oraya dolandırdı.ama milyarlar olsa verirdim o durumda.Gerçi o zamanlar 160 tl tutmuştu.Sene 2008.Yanımdaki tüm parayı vermiş,annemden de biraz almıştım.Eve girince anneme sarılmış ve tüm vücudumu sıktığım için o ana dek oturunca tüm kaslarım gevşemişti.Başlamıştım tir tir titremeye.Hava zaten soğuktu,ayaklarım,ellerim donmuştu.1 saat sonra normale dönmüştüm ama o günden sonra psikopatlar gibi 10 kez otobüsün numarasına bakıp birkaç kez de otobüsün nereye gittiğini hem şoföre hem de yolculara sormuştum.Korkunç bir andı.Allah yardımcım oldu valla.yetişti imdadıma...

Yoksa bana gerçekten İstanbul'un nerede olduğunu söylerlerdi muhtemelen...

RESİM ALINTIDIR.


Hiç yorum yok: