27 Temmuz 2016 Çarşamba

Sıradaki Gelsin...

"Ya arkadaşlar tanıdık bir avukat var mı?"
"E sein şu arkadaşın yok muydu avukat?"
"Karıştırmak istemiyorum hiçbir avukat arkadaşımı.Şimdi muhtemelen iki arada bir derede kalmak istemezler."
Dil okulu sahibinin askerlik arkadaşı avukattı ve eski eşim ve ailesini tanımıyordu.Öyle ya onlar o kadar kötü niyetliydiler ki benim avukatımı da satın alabilirlerdi.Tanımadıkları avukatta çok azdı.Bursalılardı ve burası aslında onların mekanııydı.Ama Allahtan bu avukatı tanımıyorlardı ve güvenebilridm.Tanıştım avukatla.Çok yardımsever ve iyi biriydi.Benim her tülü kaprisime dayanmıştı.Her soruma cevap vermişti.Ve elinden gelenin en iyisini yapmıştı.Ben avukatımı arkadaşlarımın arasından bilerek seçmezken,o en yakından seçmişti.O hep dalga geçtiği "dinazor yumurtası" gibi kafası var dediği,üniversitedeki oda arkadaşını avukat olarak seçmişti.Ve o da kız kardeşinin erkek arkadaşıyla bir büro kurmuş ve birlikte çalışıyorlardı.Şu tesadüfe bakın ki o dinazor yumurtanın eşi de benim üniversiteden arkadaşımdı ve meslektaşımdı.Onunla evliliğimizde çalkantılar yaşayınca eşiyle birlikte evime gelip bana " Aayyy Zeynep ya ne şerefsizmiş bu adam.İnan ki ben onunla bir daha görüşmeyeceğim.lanet ettim onunla oturup sohbet ettiğime.Nasıl yaptı bunu.Hiç öyle değildi.Hasta heralde yani.Bir şeye ihtiyacın olursa söyle.Biz birlikte içtik ve o eve gelemedi sarhoş olduğu için.Yani düşnemedim Zeynep.Sen yeni doğum yapmışsın git evine eşinin çocuğunun yanına diyemedim.1 şişe viski alıp bürosuna gittim ve içtik.Bir nevi ben neden oldum  bu duruma.Biz onunla arkadaştık ve böyle olduğunu bilmiyorduk.Çok özür dileriz.   " Bu duruma annem de şahittir.Onun yanında bu lafları ettiler ve sonra mahkemede hem dolaylı yoldan onun avukatı hem de yalancı şahitlerinden biri oldu.İlginçti.Bir kazık daha!Foreli kazık hem de!Dört bir yandan:)Mahkemede anlattığı yalanları gözünün içine bakarak,şaşkınlıkla ve gülerek izlemiştim.
"Hakime hanım o hiç içmez.Yani biz üniversitede gençken evet içtik ama evliyken hiç içmedik....Bildiğimiz kadarıyla sorunları yokru...Ama o arada bir gelip Zeynep beni sıkıyor,baskı yapıyor,artık sevmiyorum onu diyordu...Ve ne yazık ki(ahh çok yazık ahhh,zavallım:))) o evi terkedip,ofisine taşındı ve 2 ay ofisinde yattı kalktı.Arabayı da çocuk var diye Zyep'te bıraktı ve istemedi.Son zamanlarda ama araları bayağı bozuktu."
Bak sen ya?İÇmezmiş:))En çok ta bunu duyunca güldüm.Muhtemelen içki sektörünü zengin edenlerden biridir o.Eminim viski veya rakı sektöründeki %5-10 arası bir kar artışı sağlamıştır yani.Tahminimce öteki dünyaya da kafası yerinde gitmeyecek!Oldu mu sana bir başka arkadaş kazığı...Bakalım dedim annemin özenle inşaa ettiği bu yaşamımı kimler destek olarak yıkmaya çalışacaklar.Bildiğin belediye izniyle gelip vinçle vuracaklar sonunda...:))Gülmeyin valla bak.Mahkemeden gülerek çıkmıştım.İfade verecekleri mahkemeden.Sadece tanıklar dinlenecekti.TanıkLAR?Öteki kim dersiniz?Tahmin edin?....Kenar köşe hanım diyenler bildi efendim.Çıktı mahkeme kürsüsüne başladı yalanlara...
"Ne anlatayım?siz sorun ben söyleyeyim hakime hanım"
"Aralarında huzursuzluk var mıydı?"
"Yani üniversitede tanıştılar,severek evlendiler ama huzursuzluk vardı tabii aralarında."
Arkadaş herkes anlamış ta bi ben salakmışım he,anlamamışım ya la...
"Eve geç gelir miydi?"
"Yanii genellikle çalıştığından-yalanını seveyim senin-saat 8-9 gibi gelirdi ama bazen de 11 gibi gelirdi."
Ekledi...
"Ama zaten ne olacak,normal yani benim eşim de arada bir eve geç gelir..."
Hooop benim avukat soru sordu:
"Sizin eşiniz eve geliyor mu ki?Hani hiç gelmiyordu da müvekkilime babası ne ki o ne olsun,babalık mı gördü ki baba olsun demiştiniz"
Sessizlik.Hiç cevap yok.
"Yanii..."
"Neyse ,kenar köşe hanım.İçki içer miydi oğlunuz?"
"Herkes kadar yani bir iki bira belki.Arkadaş ortamında.Ama hiç içkiden dolayı eve geç gelmemiştir.eşine bir şiddette bulunmamıştır."
Ayyyy çatşayacağım şimdi gülmekten.Arkadaş bu kafadan ben de istiyorum,nolluur ya...Ne bu Lustral mi yoksa Xanax mı?Allah aşkına ya?Gerçi alırdı o ilaçları ama karakteri zaten hiçbir düzgün ilacı kabul etmemiş belli yani.
En son avukatım bir soru ile bitirdi,
"Peki soruyorum hiç mi anne-babalık görevlerini yaparak oğlum bebeğiniz var daha 2 aylık.yapmayın etmeyin dememişler?Bu da garip bence hakime hanım?"
"Yani söyledik ama...."
Hiç yüzüme bakmadan oradan ayrıldılar,ben de gevrek geverek gülerek çıktım.davanın lehime olacağını düşünüyordum.Adalet var zannediyordum.Ama ülkede kadın hakları nerdeee???Sen de Zeynep,kendini modern bir ülkede zannediyorsun heralde,haspam...
Eve giderken aslında mutluydum.İnsanlarınyalanlarını ilk defa bu kadar açık bir şekilde görmüştüm,nasıl kızarmadan yüzleri konuştular bunu görmüştüm.Ve benden bir alkışı aldılar.gerçekten ayakta alkışladım.Harika bir oyun segilediler yani.Kolay değil.Ben yapmaya çalışsam ki o kadar drama dersleri almama rağmen mümkün değil yapamam.Bildiğin Oscar'lık.Leo yine alamasaydı Oscar'ı,kesin bunlar yüzündendi yani.Leo aldı diye alamadılar:))) Ama minibüste giderken sadece aklımda bir cümle vardı;
"Ama hiç içkiden dolayı eve geç gelmemiştir.eşine bir şiddette bulunmamıştır." Ya bunu kendi eşinden senelerce şiddet görmüş ve içki içmesinden illallah diyen bir kadın nasıl  bu kadar içtenlikle söyleyebilir hayret etmiştim.Ki bir gün o,eve zil zurna gelmişti.Yine arkadaşları ile içmişlerdi.Bir geldi ki HULK gibi.Bir de ona böyle bi ayı gücü gelir.Tek eliyle buzdolabını fırlatır atar yani o derece.Gözler yeşildi ama,gözlerinin akı yoktu artık.Kıpkırmızı olmuştu.Yüzü kırmızıydı,saçlar uzundu ve dağınıktı.kelimeleri toplayamıyordu.Neydi amaç?Eğlenmek mi?Eğlenmiş miydi?Evet.Ya ben?Ceremesini Zeynep çeksin.Ama o ertesi günü bir şey hatırlamasın.Gece yarısını geçiyordu.Ve o ayakta bile duramıyordu.Yatağa yatırmaya çalışıyordum ama adımı söyleyip gel burayaaa...başım ağrıyooo...diyip duruyordu.Tutamıyordum ki koca cüssesini.Sinirden ağlamıştım ve sesimizi duyup kenar köşe hanım gelerek,
"Noldu sana vurdu mu?Noldu Zeynep?İyi misin canım?" dedi
"Yok vurmadı ama yerinde durmuyor."
O da sinirlenmişti ona ve kahve yapmıştık ona.Annesini yardımı ile yatağa oturmuştu ve kahvesini içiyordu.Derken sağ tarafa doğru,ağzını sonuna dek açarak kusmaya başladı.Ama öyle böyle değil.Zannedersin ki evde yangın çıkmış ta eve itfaiye gelip hortumla su tutuyor.O şiddette bir kusmak.O sahne hala gözümün önünde.Tüm perde ve tüller yarıdan itibaren kusmuk-iğğyy-yerler,makyaj masası ve makyaj ürünleri,vs...herşey kusmuktu.O gece onu zar zor yatırıp,ağlayarak odayı temizlemiştim.Sabah dek temizlik yapmaktan uyuyamamıştım.Ve ertesi günü hiçbir şey hatırlamadığı için pişkin pişin" niye perdeler yok,neden bezler yerde,neden kahve fincanı burda?" diye sormuştu.Ve her seferinde böyle yaşadığım için onun eğlenme anlayışının sonuçlarını ,
"Bundan sonra içersen senin ağzına ederim...seni terkederim...Anladın mı?Ben senin hizmetçin miyim?Sen eğleneceksin diye ben eziyet mi çekeceğim"demiştim.
Tabii ki özürler,affet nolur'lar havada uçuştu.affettim.Sonuç?Aynı hatta daha beter içmeler.Bu sefer onu kaldırımdan toplamalar.İşte diyorum bu nasıl savunulur mahkemede?Nasıl bunu yaşayıp ta,şahit olup ta gözümün içine baka baka hiç yüzün kızarmadan yalan söylersin.Hayranlık uyandırdılar bende!BU kadar iyi yalancılar hayatımda rastlamadım.Eğer pinokyo gibi olsalardı heralde burunlarının üstüne şehirler arası,çift şeritli gidiş geliş yolu yaparlardı yeminlen:))
Bakalım dedim yine.Zeynep sırada kim var?Hangi arkadaşım dediğin kişi sırada,elinde kazıkla sıranın bir an önce ona geçmesini bekliyor?Sıradakileri bilsem torpil yapıp ön sıraya da alırım sorun değil yani.Nasılsa o kazıklar girecek...Kaçış yok...Bu dünyada kazığı ben yedim de bakalım öteki tarafta eğer inandığımız gibi bir sistem varsa kim yiyecek?Ben mi lan yine yoksa?Vallaha "kendimi" intihar ederim:)))))))))))
RESİM ALINTIDIR.

Hiç yorum yok: