Sinirden ağlamalarım geçti.Geçti de bu sefer çok kırgındım.Kime mi?Öyle harika geçindiğim annem gibi dediğim kenar köşe hanıma ve babam dediğim kayınpederime.Nasıl olur da bana destek vermezlerdi.Gelinleri mağdur durumda.Herşeyi yapan oğulları ama onlar tutup ta ona destek verdiler.Ben ağlarken,aneme telefon açtım ve dedim ki "Tamam anne aldım ağzımın payını,gidiyoruz.Ama kimse bilmesin."Annem tabii ki hemen geldi ve kilidin olmadığını görünce kapıyı öyle bir yumrukladı ki zannetmiş ki o hala evde ve bizi eve kapatmış.Ben kapıyı açtım ama benden önce de kenar köşe hanım "noluyo yaaa" diyerek kapının önüne çıktı.Annemle sarıldık,ağlaştık.Hiç konuşmadım kenar köşeyle.Gerçekten çok kırgındım.Annem bir iki kere konuşmaya çalıştı.Neden böyle yapıyor oğlunuz diye serzenişte bulunsa da o devamlı benim bağırmamın yanlış olduğundan hatta "öl ya öl" diye bağırmamı yedirememesini söylüyordu.Hatırlamıyorum bile onu dediğimi.Velev ki dedim.Benim dememle onlacaksa 1000 kez daha söyleyeyim yani.Ne saçma sapan inançlar ya.Sinirle o hiç kocasaına dememiş mi acaba?Ben kaç kez şahit oldum kavgalarına.Neler neler dediler."Terbiyesiz,köpek,itoğlu it ..."lafları havada dolandı.e o öyle dedi diye itoğlu it mi oldu kocası?Hiçbiri insan değil gerçi ama neyse.Sonra annemle herşey normalmiş gibi yaşamaya devam ettik ama bu arada yardımcı hanım ile kenar köşe yukarıya artık hiç çıkmıyorlardı.Zaten kenar köşe sık sık uzaktan kumandanın yanına İstanbul'a gidiyordu.Rahattık yani.Çünkü onunla karşılaşmak istemiyordum işe gidip gelirken.Artık gerçek yüzleri ortaya çıkmaya başlamıştı.Bu bir nevi "sizinle ilgilenmiyoruz,bizim evimizdesiniz bundan hoşnut değiliz,biz kovmadan gidin" demekti.Yardımcı hanımın da olmadığı bir hafta biz Fırat ile-kardeşim- market market gezip koli topladık.2 gün boyunca o kadar çok koli yığdık ki.Sonra 3.gün dedim ki tamamdır gidiyoruz.Taşınma şirketini de ayarladım.Annem de bu arada gidip evini temizledi.Odalarını boşalttı.Annemin oturduğu ev 3+1 di ama dubleksti.Benim kediye alerjim olduğu için kardeşim ve kedi yukarıda,annem,Kemal ve ben de aşağıda yaşayacaktık.Annem bizim odamızı o kadar özenle hazırladı ki,badana boya bile yaptrıdı.Mutfağını tertemiz yaptı.Anne işte.Ne varsa kendi annende var.Biz inanın ki 1 gecede almak istediğim,benim emeğimle aldığımızı bildiğim tüm eşyaları koliledik.Ne halıları,ne salondaki o böbürlenerek her defasında dile getirdikleri 7.000tl lik ceylan derisi koltuk takımını ne de onun babasına 2500 tl ye aldırdığı yürüme bandını aldım.He bir de kenar köşenin kullanmadığı ama eskiden onun annesine ait olan berjerleri de almadım.Gözüm kaldı ama almadım:)))Aldıklarımın listesini yaptım.Bir kopyası bende bir kopyası da onlarda idi.Taşıma şirketine de imzalattım hangi eşyaları taşıdıklarına dair.Sonra giderken yine almadığım yemek masasının üzerine not olarak bıraktım.Kitaplığı,yemek masası ve sandalyelerini,yazıcısını,yani onun pahada ağır basan hiçbir şeyini almadım.Zaten yatak odasını halam,mutfaktaki çoğu eşyayı küçük teyzem ve geri kalanını annem ile ben almıştık.O salondaki takımı da "o kadar pahalıya ne gerek var ya IKEA'dan l koltuk vardı ya hayatım onu alalım" desem de kayınpederin ısrarıyla o takımı almışlardı.Üstelik yanlarında ben yoktum.Biz taşınmadan 1 gün önce İstanbul'dan geri döndü hanımefendi.Bize hiç haber vermedi geldiğine dair.Önceden olsa "ben geldiiimm" derdi.İnsan ne olursa olsun torununu sevmeye çıkar değil mi?Ama sevmediklerini de sonradan anladım.Ben hep sonradan anladım ya.Sonradan görme derler ya ben sonradan anlama:)))Annem aşağıya indi ve dediki e olursa olsun onların evinde kaldık,giderken de haber verelim.Biz çizgimizi bozmayalım.Biz iyi ve ahlaklı insanlarız."Merhaba kenar köşe hanım-tabii ismini söyledi,böyle demedi:)))-öncelikle hoşgeldiniz.Keşke haber verseydiniz.Evde yemek yok yardımcınız da gelmedi.Bizden bişeyler ayarlardık.Biz yarın taşınıyoruz.Herşeyi hazırladık.Hakkınızı helal edin.Buraya kadarmış." Ayyy yine timsah çıktı ortaya.Kaç kere dedim ya şunun kafesini açık bırakmayın diye:))) Bir ağlama bir ağlama...Yukarı çıktı bana soğuk soğuk;
" Gidiyormuşsunuz"
"evet."
"Kemal ne olacak?Görebiliriz değil mi?"
"Sİz isterseniz elbette.Siz onun babannesi ve dedesisiniz.Biz ayrılmış olabiliriz ama bu çocuğun bir ailesi var.İstediğiniz zaman gelip görebilirisniz.Ben de size getirebilirim."
"tamam.Sen de neye ihtiyacın olursa söyle.Elimden gelen herşeyi yaparım bak.Yani keşke böyle olmasaydı."
Len bak şimdi açacağım bayramlık ağzımı.Ulan ben ordayken ihtiyaçlarımın farkındaydın da neden bir şey yapmadım.Burnunun dibindekine yardım etmeyen taaa Fizan'dakine mi yardım edecek.Hadi be sende diye düşünsem de;
"Teşekkür ederim." dedim sadece.
Ve herkes evine dağıldı.Ben heyecandan uyuyamıyordum çünkü yeni bir hayata başlayacaktım.O evden çıkacaktım.Aslında harika bir evdi.Önceden de bahsetmiştim önü deniz arkası zeytinlik ama bir sorun hiç bir sabah kalkıp denize baktın mı diye?Hayır.İçimden gelmedi.Ben her sabah bugün ne olacak acaba huzursuzluğu ile uyandım.Ya da evliyken zaten akşamdan içmiş olduğumuz ve ben de onunla uğraştığım için hiç sabah kalkamadım.hep öğleden sonra uyandım.Neyse ki ertesi gün oldu.Biz herşeyi hazırlamıştık.Kemal'in eşyaları bizim özel arabamızdaydı.Ve adamlar sağolsunlar geldiler,2-3 saatte tüm evi toplayıp götürdüler.Biz önde onlar arkada gidiyorduk.Yine bir vedalaşma oldu.Aynı sözler,ve timsah gözyaşları...Ama o bahçe kapısından araba ile çıktım ya...Size yemin ederim hayvanat bahçesinin kafesinden kaçmış maymun gibi mutluydum.Zaten arabada giderken çığlık çığlığa bağıdık.İçimizden gelen küfürleri yağdırdık eve doğru.Rüzgarla gider belki diye evlerinin önüne.Hepimiz aynı anda hareket bile çektik:)))Ve Mudanya sahilinden giderken camları açtık ki deniz havası ciğerlerimize dolsun diye...O zamana kadar orada o kadar temiz bir hava olduğunun farkına bile varmamışım.Acaba kötü ettim ki oradan taşınmakla?:)))
RESİM ALINTIDIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder