3 Temmuz 2017 Pazartesi

Poseidon Amca Dedi de ben Dinlemedim:)

Bir gün yine Roma'dayız...

Bak hele bak nasıl havaya girdim he...İngilizce anlatıyım mı?
When I was in Rome,I met Sezar:))) Huahahkahajawawaba...Daha neler...

Tamam cıvıtmayayım anlatıyorum.Hakikaten İkinci kez Roma'ya gittiğimizde 9. ve 10.sınıfları götürmüştük.3 kişi de 12.sınıftandı.Aynı sokakta başka bir otelde kalmıştık.Önce Noto Hotel daha sonra ise Milani Hotel'de kalmıştık.Her ikisi de Termini(Terminal) bölgesindeydi.Heryere yakındı.Yakın olmasa ne olur nasılsa yürüyorduk:))

Bir gün yine karga ile aynı anda kahvaltı yaparken-kruvasan,tereyağ falan...-aaa bir de baktık ki bir öğretmenimiz bildiğin ezine peyniri,zeytin filan getirmiş.Allahıımmmmm...Birer parça aldık,önce öptük,sonra kokladık.Sonra onların yanına yakışır ekmek ve çayımız olmadığı için özür diledik onlardan,sonra bir lokmada gömdük...Taaa öğlene dek tadı damağımızdaydı valla.Ve dilimizden de düşmedi tabii..-ya ne olursa olsun arkadaş,tamam burası tarihi marihi ama insan aç kalır be....Hep fes fud:))Bizim Ezine peyniri gibi var mı ya?
-Valla hocam okulda habire kuru pilav cacık var diye hayıflanıyorduk,valla artık hergün verseler yerim.
-Bir daha şikayet ettiğini duymayayım o zaman.O Atatürk menüsü bir kere...
-Evet hocam.Yok soğan verseler yerim yani o derece...
-Akşama pizzaları gömerken sorarım sana ama...
-hahahaawawawawaw...(Ne idiğğüü bilinmeyen ergen gülme sesi)

Biz çıktık yine aynı tur,tabii öğretmen arkadaşla biz yolları biliyoruz ya artık-ordan diil ya burası kestirme...
-Kızzz biz Roma'lı olduk ya...
-He valla kız...
Yine Kolezyum,Navonna Meydanı,Pantheon,Fontana Di Rome derken akşamı ettik...
Ünlü ROma dondurmacısındayız yine.Bu sefer ilk gezimizden daha soğuk değil g...müz,bo...muz donuyor.Sırf gittik niye yemedik dememek için hasta olma pahasına yiyoruz.Tam dondurmaları seçeceğiz,tabii ki aramızda Türkçe konuşuyoruz...Bir anda dondurmacı adam demesin mi?
-Türk müsünüz abla?
-Eee....vet...
-Aha Türk hocam...
-Yahu telaş yapmayın hallederim ben...
-Siz de mi?
-No,I am...le başlayıp İngilizce devam etti...
Hayır ama Türkleri çok severim.
_Where are you from abii?(Nerdensin abiii?)
-I am from very close country to you.(Sana çok yakın bir ülkedenim demek istedi)
Your neighbour...
Heehhh şimdi işte Coğrafya konusu geldi..Hadi bakalım...
-Ukrayna...(Lan adam bildiğin esmer,Hindistan desen daha mantıklı)
-Noo...
-Kazakistan...(Püüü sizin coğrafyanıza...)
-eee isterseniz uzatmayalım,arkada sıra oldu.Nerelisiniz?
_azerbeycan
-Ne kadar güzel.Kardeş ülkemiz.Eurovizyonda sürekli 12 tam puanı verip aldığımız ülkemiz...
-Evet,evet...
-Eee bunlar ne kadar...
Alış-verişi sonlandırıp gitmek istiyorum rezillik dizboyu...
-Sizi coğrafya öğretmeninize söylicemm...
_neden hocam?
-Oğlum bi Kazakistan'a bak bakayım nerde?
-He tamam...
Çıktık oradan.Çok kalabalık olunca oturacak yer bulamadık.Tabii ki çeşmeye para attık.Delirmedim daha.Gidip te 1548. kez para atmadan olur mu?
Hee ama şu var...Ben üniversitede gittiğimde para atmıştım yine ve ne hikmetse 1 Euro'yu(Tam 3.5tl'yi suya attım ya neyse) attığımda suya düşmesi beklenirken bir anda elime geri geldi.Yüceee Poseidonnn dedim...Tövbee...Valla sahte para değil...Şurdaki dondurmacıdan bozdurdum be Posi:))Ama kabul etmedi.Valla herkes koca dileyerek attı.Ben de öyle yaptım.Ama para geri geldi.Yani Poseidon bana bir mesaj vermeye çalıştı ama ben daha sonra anladım tabiii..."Kızım sen evlenme...Bak o adamdan bi cacık olmaz.Al yavrum bu paranı da,1 top dondurma daha alırsın.O güzel canını sıkma,belki daha sonra..."Vallaha anlasaydım belki de böyle olmazdı he...
Muhtemelen başkasını attığı para bana geldi.Len eğer yakışıklıydıysa ve kaçırdıysam püüü benim sıfatıma...Bir İtalyan erkeği mi bir Türk erkeği mi? Gerçi bana İtalya'nın yine çulsuzu,tipsizi denk gelirdi bendeki bu şansla.Herlade bu gidişle Poseidon'a diyeceğim gel evlenelim diye:)))

Neyse,biz oraya öylece çöküverdik...Ama öyle çökmüşüz ki heralde dilenciye benzettiler bizi gelen gidenin öyle bir bakışı vardı.Bangladeşli satıcılar da ahala bize Selfie çubuğu ve Burberry desenli şallardan satmaya çalışıyordu.
-Hocam hadi şarkı söyleyelim...
-Söyleyelim...Ne söyleyelim...
-İzmir'inn dağlarında...
-Len hemen milli duyguların kabarıyo..O yürürken güzel oluyor...
Demet Akalın'dan tut,İrem Derici'ye,Tarkan'dan,Sezen Aksu'ya,türkülerimize varana dek söyledik.Hatta bir ara ağzıyla Beatbox yapan,elindeki nesnelerle ses çıkaranlar olunca okul sahibemiz dayanamadı oynadı veeee inanmayacaksiniz ama tam 2 Euro topladık...Hem de Selfie çubuğu satmaya çalışan adamdan...Heeh sen satamadın ama biz senin paranı aldıkkk...Onu da verdik Poseidon ile Hygenie teyzeye...

Sonra yavaştan artık otele geri gidelim dedik.Çok yorulmuştuk çünkü.Otele döndük ve resimlere bakıyorduk.Okul sahibimiz fotoğraf sanatı ile ilgilnediği için hobi olarak harika resimler çekmişti.Aynı resimleri ben de çektim ama telefondan ve 0 bakış açısı.Sırf  "Baakk ben İtalya'dayım" der gibi çekmişim.Onlara bakarken,oteldeki resepsiyondaki Adams Ailesi'nin malikanesinden artık emekli olup gelmiş olan hizmetkarı endamındaki amca bize doğru yürüdü ve dedi ki "Bakınnn bende de resimer var..."
Tövbeee ne göztercen amca...Bak yaşlı başlı adamsın...Allah aşkına bak Roma bizde kötü görsellerle kalmasın aklımızda.Nolurr ya...Bak orda yakışıklı var,oğlun herlade o göstersin bariii nolurr ya yapma...
Derkennn...
Adam birden bire telefonundan çektiği resimlerden birinde masanın üzerinde duran belki 20 adet ufak yoğurtlarla yapılmış bir kalp deseni...
-Aaa ne güzel...
-evet sizin öğrencilerinizin odasında bulduk...
-Ne nasıl yani..
-Evet.Hayır bişey değil de hava sıcak bozulur...
Sıcak mı?İtalya normalde buzullarla aynı sıcaklıkta mı da bu hava sıcak?Donuyozzz amca...
-Hee atamam anladık biz.Teşekkürler.Hangi oda bu?
-(tam hatırlayamıcam ama)215.
-Tamam sağolun biz halledicez.
Okul sahibemiz hemen çağırın şu çocukları diye küplere bindi ve iki kurbanımız geldi.-Oğlum bu yoğurtları siz mi aldınız?
-Evet.
-Neden?
-Akşam yoğurt partisi yapacaktık.
-Ne demek o nasıl oluyor.
-Yani herkes odaya gelecekti ve yoğurt yiyecektik.
-Bu mu?
-Neden hepsini alıp odaya koydunuz.Hem de kalp şekilnde?
-Dekor yaptık hocam.
-Ulan oğlum herkes kendininkini alıp çantasına koysaydı da sonra gelirken getirselerdi.
-Hee evet düşnemedik.
-evet,düşünmeliydiniz.O yüzden o yoğurtları şimdi iade ediyorsunuz.
Aslında ne var yani...Çocuk bunlar...Ama otel yönetimi işte.E biz de Türkler'e laf gelmesin diye çocuklara yoğurtları bıraktırdık ama çok güldük sonra.Valla Adam Ailesi kılıklı amca da onları bekliyormuş.Hemen aldı.Heralde yönetim olarak onlar parrti yapacaklardı,bizimkiler bozmuşlar partilerini...

Odaya geçip yattık,yine anlamadık ne ara uyduk uyandık...

Ertesi gün Vatikan yine...Aynı şeyler fakat farklı olan bu sefer...Noel2e denk gelmemiz...Ortada devasa bir çam ağacı...Hz.İsa'nın doğuşu ve peygamber oluşunu anlatan bir tiyatro,içeride çalınana ve söylenen ilahiler...Vallahi bunlar işi biliyorlar...Etkilenmedik değil...

Detaylı anlatmayacağım zaten ilkini önceki yazıda okudunuz.Sadece yaşananları söyleyeyim.O günün akşamı Navonna Meydanı'nda birşeyler yiyelim dedik.Gittik gittik 40 kişi oturduk bir yere.-Bize pizza veriiinnn der gibi...Muhtemelen korkmuşlardır,len bunlar iki bira söyleseler yarım saati bulur getirmek diye.Ve düşünün açız...Bir garson kız geldi ve onunla konutuk.Herkes ayrı istiyor anam pizzayı...
-Benim ki margarita ama çok pişmesin
-Ben veggie alacağım ama kırmızı biber olmasın
-Ben etli akayım ama soğan olmasın...
Leynnn bitmez bu sipariş...
-Ne gelirse onu yersiniz,üzeirnden ayırırsınız hadi bakiimm..
-Hamburger menü istiyorum...
Tabii ben bir ara kaptırdım bizimkilerden Türkçe alıp kıza İngilizce söylerken bir ara bizim kilere İngilizce konuşup kıza Türkçe sipariş verdim.Kız elinde kağıt kalem öyle bakıyo bana.Sonra bir ara anladım ters bişey olduğunu ve düzelttim.Kız orada tek başınaymış.Herşeyi kendi yaptı vallaha sadece masaları hazırlamada öğrencilerle beraber ona yardım ettik.eee biz Türkler yardımseveriz...
Deli gibi yedik sildik süpürdük tabii ki.Ama sohbet,muhabbetle geçti,harikaydı.O masadan bu masaya sürekli laf atmalar...
-Hocammm yarın şuraya gider miyiz...
-Hocam ya alış-veriş yapalım...
-Hocammm şu müzeye de gidecek miyiz...
-Ya sen onu bunu bırak biz sizi şimdi nereye götüreceğiz?
Navonna Meydanı'nın hemen biraz ielrisinde bir çkolatacı vardı...Aman tanrımm...Duvarlarından çikolata akıyor ve bardağı dayayıp sana oradan çkolata veriyorlar.Tabii aromalı istersen başka şeylerle karıştırıyorlar.Nasıl bir kokusu var anlatamam.O soğuk havada yemekten sonra sıcacık çikolata kokusu...Ohhh mis...Vallahi burnuma geldi...Bardağa doldurup doldurup verdiler biz de gidene dek afiyetle yedik...
Biraz ilerisinde Magnum'un kendi dükkanı vardı.Kendi magnumunuzu oluşturabiliyordunuz.Ben öyle magnum hiçbir yerde yemedim...

BU yolculuk ta böyle bitti yani...
Bir sonraki geziyi iple çekiyorduk.Bu sefer ki Barcelona idi.Ama ben okuldan ayrıldığım için onlar gidecekler.Ve eminim güzel hatıralar edinecekler.Bakalım ben yeni okulumla ne maceralara atılacağım...Eylül başladığı anda anlarız zaten...





                                         Vatikan'da Hz.İsa'nın doğumunu anlatan bir gösteri


                                                                       İşte Magnummm...
Maalesef o duvardan akan çikolata dükkanının resmini bulamıyorum...Bulursam hemen paylaşacağım...

3 yorum:

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Allah ekmeğinizi bol etsin hepinizin :)) çok keyifle okudum.

Bambam Kemal ile Annesi dedi ki...

Cok tesekkur ederim...Opuyorum.Kizinizin da anilari var ise okumak isteriz Hatice Ablacim:)

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Ahh canım hiç vakti yok yazık azıcık vakit bulursam kafa dinlerken kanaviçe ayraç öreyim anne dedi malzemeleri verdim ona bile zaman ayıramıyor:))) özel okulda kimya öğretmeni ege bölgesi kimya zümre başkanı (okulun lise kısmı açıldığın da ilk kimya öğretmeni olduğundan bu görevi ) ilk haftada 38 saat ders nöbet en iyi sen anlarsın halinden:)) ayın 14 ünde İzmirden diyarbakıra geçeceğim durucuğun bakım nöbeti ananeden bana geçti fıstığımla 2 ay beraberiz:) o yüzden Ayşe kızımla dolu dolu 2 gün geçirdik geçtiğimiz hafta ona bile şükür dedik:))kıyamam hiç şikayet etmez çok seviyor işini Rabbim hepinizin yolunu açık etsin ve tüm çabalarınızın karşılığını ilerde mutlaka alın.