26 Haziran 2017 Pazartesi

Zeynep Ölme,Ben İngilizce Bilmiyorum:))

Veee ertesi sabah uyanılır uykulu gözler ve dinlenememiş bir vücutla fakat bir o kadar da merakla otelin kahvaltı salonuna inilir.Fakat bulduğumuz tek şey kruvasan,yoğurt,şanslıysak kaşar peyniri ve domuz salamıdır.Çay mı?İngiliz çaylarından hani şu Earl Greylerden,sallama...Oflaya poflaya yediğimiz yemekten sonra tırtıl duruşuna geçip Vatikan'a doğru yöneliyoruz.Termini bölgesinden baya bir yol olduğu için metroya binmeye çalışıyoruz fakat o da ne?Metro kapalı mı?Koskoca sene içerisinde toplu taşımanın grev yaptığı günü mü bulmuşuz?Şaşırdım mı hayır?Tabana kuvvet...Baya yürüdük ama yol eğlenceli geçti.Tabii Vatikan'a girmek öyle kolay değil.Maazaalah Papa'ya bir şey olur düşüncesiyle donumuzza kadar arandık.Gerçekten bakın...Yani utanmasalar aç donunu diyeceklerdi.Onu çıkart bunu çıkart.Yani havaalanındaki arama da neymiş,peeehh...

Neyse girdik Vatikan kuyruğuna.Yeminle 80lerdeki ekmek ve tüp kuyruğu gibi.Ama beklediğimize değdi.Nasıl birşeydir yahu?Mimarisi,kullanılan malzemeleri,Michelangelo'nun  Pieta'sı,kule,Vatikan müzeleri...Bak bak doyamadık.Ve bir de stajyer cardinallerin stajlarının kalkması törenine denk geldik.Harika bir atmosferdi.İçerideki heykeller devasa idi.Önünde resim çekilelim diyoruz ama resmi çeken kişinin bi 50 metre geriye gitmesi gerekiyor tam kare alabilmesi için,o kadar yani.Tabii gez,toz falan...Aaa biz bir de bir geçit bulduk.Sanki keşfetmiş gibi sevindik.Daha oraya kimse gelmemişti.Vatikan'ın alt kısmındaki eski Paplar ile cardinallerin mumyalanmış cesetleri vardı.Onun aşağısında da meşhur Vatikan kütüphanesi.Hani şu orijinal el yazıtları eskimesin diye oksijeni olmayan odaların bulunduğu.Biz daha mezarlığı gezerken zaten azarı işitmiştik.Orada kocaman "LÜTFEN RESİM ÇEKİLMEYİNİZ" yazıyor bizim çocuklar geçmiş ölü bedenleri arkalarına alarak ve sırıtarak resim çekiliyorlar.Adam gelip,"nooo fotoo no fotoo,la Pierre,no me fotoo,telefoneee...per favor per favoree..." diyip duruyor.Ama ne mümkün.Türküz la biz.Adam arkasını döndüğü anda "Çaktırmadan çeksene" diyen bir milletiz...Maalesef kütüphaneye giremedik.Bakım yapılıyormuş.Ama allhtan ben üniversite zamanında yurtdışına çıktığımda girip görmüştüm.Göremeyenler düşünsün,hıııhhh...Havamı da atarım:)))
Sonra ne yapalım ne yapalım dedik?Çıkalım en üstüne buradaki kulenin.Çok meşhurmuş.Manzarası harikaymış.Tamam dedik hadi çıkalım ama çabuk olalım çünkü daha Michelangelo'nun yaptığı eserleri görecek ve "God and Adam" resmini görecektik.
Kuleye çıkmak için çok sıra yoktu.Buradan bi kıllanmalıydık.Ve o heyecandan biz tabi hiçbir levhaya bakmadan ilerledik ve karşımıza bir levha çıktı.Okumamak mümkün değildi."Asansör 8Euro,yürüyerek 5Euro"Zaten yanımıza fazla para almamıştık.Nitekim orada bir kafede kahve parası bile 5ile 25 Euro arasında değişince tabii dedik ki 3 Euro 3 Eurodur.Türk parasıyla neredeyse 10 TL lan.Yürürüz ya ne olacak dedik.Ben,tarih öğretmeni arkadaşım ve 3 tane de bu iki deli öğretmenle yukarı çıkmayı göze almış zavallı öğrenci.Çıkmaya başladık.Tabii kule olduğu için yol ve basamakların eğimi ve büyüklüğü değişiyor.Çık allah çık...Basamaklar tek adımlık değil tam sinir eden cinsten.Tam 1,5 adımlık.Sonra 2 adımlık,sonra 3 adımlık,sonra tekrar bir adımlık,o ne ya yol mu daralıyor.,.
-Ayy bi dakika ben biraz dinleneyim...Bende astım var biliyorsunuz.
-Tamam canım dinlen,muhtemelen bu son dönüştür.
Ne son dönüşüüüü...Daha başlangıç seviyesindeymişiz...
En kötüsü yolun neredeyse sadece 1 insanın geçebileceği kadar daralması ve sen durunca arkadaki tüm insanların durması ve söylenmesi...
-Ben deee  vammm e de  ayy... astım... ilaçç...
-Nerde nerde söyle...
-Arkada...Çantaaa..
-Zeyneeepppp...
-Öhhkk öğhkkk
-Zeyneppp yokkkk,nerde...
-Ordaaa,almamış mı  yıımm
-Ya Zeynep ölmeeee Allah aşkına,napıcaz bak ben İngilizce bilmiyorum,ölme sakın...
(Laannnnnn,ben orda can veriyom,sen İngilizce derdinde misin arkadaşım?BUnu daha sonra söylediğimde çok gülmüştük.Dedim sen neyin kafasındasın yahu?Ben gidiyom sen İngilizce bilmiyorummm diyon?-Ne bileyim şimdi ölürsen nasıl dicem astımı vardı,dayanamadı,öldü diye düşündüm.-Allah razı olsun ya.Gösterirsen anlarlar zaten...)
-Hocam burda alın...
fısst fıssttt(Yüce Ventolinnnn...)
-Ayy iyiyim ama yavaş çıkalım.Ağzına sıçtığımın yolu da bitmedi hee..Çocuklar pardon...
-Yok hocam ya haklısınız.Papa acaba hiç çıktı mı allahaşkına hocam?
-Bir bizi deliyiz galiba...
En son tura geldik,ama basınçtan kulaklar gitti,duvarlara tutunarak yürüyoruz,tavan basık zaten,klostrofobi edineceğiz neredeyse...En son bölümde ayak ucuyla basabileceğimiz 30 basamak ve yukarıdan kendimizi çekebilmemiz için sarkıtılan bir halat...
-Yuhhhh...Bu ne bee...
-Daha neler hocam ya bu ne...
-Öldükkk hocam...
Hadi ha gayret...Valalhi de kendimizi çektik ya daha da bişey demiyorum.Zaten kış,üzerimizde mont,bot,sırt çantaları,sular...Bizden dağcı olur mu acaba diye bi an bi düşündüm.Sonra hemen vazgeçtim,benden olmaz.Daha dağın eteğine gelmeden-durun biraz ara verlim derim:)))

Veee manzara müthişş...Tüm Roma ayaklarının altında...Vatikan bahçeleri o kadar güzel ki.Panaromik bir görüntü.Hava bile değişik.Altımızda bulutlar var,arada kayboluyorlar ve biz Roma'yı tekrar görüyoruz.Havası tertemiz...

-Hocammm koşun...
-Koşturma oğlum beni nolur...Noldu?
-Hocam burda biri iphonu nu düşürmüş alalım mı?
Alalım mı dediği yer durduğumuz yerin altındaki kubbenin tam eğimli bölgesinde.Ve bulunduğumuz yer tellerle çevrili.
-Nasıl almayı düşünüyorsun.
-Şimdi kolumuzu çıkaramayız ki zaten yetmez.Selfi çubuklarını birleştirsek alırız.
-Yav hadi hadi git işine.
-Papa yine şanslı.Vatikan malı oldu ya la bu.

Aşağı ineceğiz dedik ki kolaydır heralde.Heee kolay.Aşağıya bir kaptırdık ki kendimizi durduramıyoruz bacakları.Habire iniyoruz.İn allah in in allah in.AŞağıya indiğimizde bacaklarımız gözle görülür şekilde titriyordu.Yaklaşık bi 15 dk durduramadık.
-İkinci gelişimde asla çıkmıcam oraya asla...
dediysem de okul sahiemizin saygıdeğer eşi fotoğraf çekmek istediği için onu kırmamak adına bir kez daha çıkacak ve tam 550 basamak çıkmış olduğumuzu daha girişteki uyarı levhalarından görecektim.Fakat bu sefer asansörle çıkmak istesem de asansörün sadece 350sini çıkacağını geriye kalan 200 basamağı yine yürüyerek çıkacağımı aynı astım nöbetiyle öğrenecektim.
-Hadi müzelere...
Vatikan'ın yaklaşık 3 km sonrasında müzelerinin girişi vardı.Yine yürüdük fakat burası için değerdi.Sistine Chapel'ini görmek için herşeyi yapardık.Sıra çok yoktu.İçeriye girdik,biletlerimizi aldık ve başladık yürümeye.Süper bir atmosferdi.Heryer altın kaplama,heryer sanat,heryer tarih kokuyordu.Kendimi inanılmaz şanslı ve entelektüel hissettim.Öğrencilerle beraber yürüyor ve serlerin altındaki yazıları okuyorduk.Öğrencilerden açıklamalarını istiyorduk.Neymiş,kim yapmış,hangi tarihte ve özelliği neymiş.O savaşları anlatan yüzlerce metrekarelik halılar,ince ince dokunmuş perdeler,tavanlarda 1 cm kareye varana kadar işlenmiş resimler.Hepsi anlamlı,hepsi orjial, hepsi korunmuş...Ağzımız açık geziyorduk.Heykeller ve ünlü ressamların ünlü eserleri...Herşey mükemmel.Fakat bizim asıl hedefimiz tabii ki God and Adam ı görebilmek.Nerde bu eser?Tabi sürüye kapılmış gidiyoruz.İnsanlar ordan oraya geçip duruyorlar.Ama bir sürü oda var.Neyse ki bir yere sorduk.Tabii İngilizce öğretmeni olarak hemen atıldım,
-Excuse me,Could you tell me where "God and Adam" is?
-Scusi?
-Where is Michelengelo's masterpiece?
-Non capisco
-Kapiş mapiş...Anlamayacak ne var Allah Allah...Where where...
-Hocam anlamadı,bilmiyo heralde...
-La bu dünya dili karmaşık bişey demedim ki...
-Sir,where isss Michelangelo?where can we go?Which rooom?Left or Right?
-Non- ingle...
-Veee işte o her dilde insanın anlayacağı hareket geliyor...
Yok yok öyle küfür değil.Eserin üzerindeki tanrının Adem'e elini uzatmasını yaptık...
Ve adam ok ok...sinistra dedi ve solu gösterdi.Biz de heralde sol dedi diye girdik.Fakat tarih öğretmeni arkadaşım da öğrencileriyle birlikte sağdan girmiş.Bizim bu sağ sol davaları hep karışıyor yaniii...:)))
Girdik ama o kadar insan nereye gitti...Hepimiz kocamaaaannn bir salondayız ve belki yüzlerce kişi var çıt çıkmıyor ve herkes tavana bakıyor.
-Noluyo yaa?
-Hocam korkuyorum...
-Silenzio,per favore...
-Sshhh...
-Aha bak bak orda işte tablo,tavanda...
-Bu muymuş?Daha büyük yapamamış mı?
Öğretmeniniz nerde sizin?
-Bilmiyoruz hocam geliyordu.
-Dur bi arayayım...
Hay aramaz olaydım.Karşı tarafı ararkendki çıkan o ses bile salonu inletti neredeyse...
-Nerdesin.Bak biz büyük bi salondayız herkesin tavana baktığı...
-ssshhh...
-OK ok i have lost one of my friend,What can I do?(Sometimes:)))
Koskoca salonda bir tek benim fısıltım çıkıyor ve anons yapan adam her seferinde sesini yükseltiyordu.Artık kapatmazsam bir rahibi küfür ettirerekbunca senelik emeğini çöpe attırıp cehennemde yanmasına neden olacaktım.Neyseki geldi arkadaşım...
Biz bakındık bakındık...Bakılacak ne çok şey varöış dedik...Yukarı bakmaktan boynumuz tutulunca hadi çıkalım dedik.Bir sağdan bir de soldan çıkış var.
Evet tahmin ettiğiniz gibi bir grup sağdan(ben),bir grup soldan(diğer öğretmen arkadaş) çıktık.Her iki grupta birbirini bi 10 dk bekledikten sonra birbirimizi aradık.Birimiz Vatikan'ın içinden çıkarken,diğeri 3 km sonraki girişten çıkmış...Nasıl oldu anlamadık.Aynı salon,arada sadece belki bi 50 metre fark olan iki kapı...Nasıl oldu da ayrı yerlerden çıktık anlamadık.Tabii müze girişlerinden devam edeceğimiz için benim grup oraya kadar bir daha yürüdü.

Eziyetti ama güzeldi.Hard Rock kafelere mi girmedik,pizzalar mı yemedik,meşhur Roma dondurmacısından hiç bilmediğmiz tatları mı denemedik,aşıklar çeşmesine bilmem kaç milyon kez para mı atmadık,İspanyol merdivenlerine ççıkıp poz mu vermedik,ilk gidişimizde alış veriş indirim haftasına denk gelip deli gibi alış veriş mi yapmadık(Yapmadık tabii çünkü yeteri kadar paramız yoktu.Baktık,sepete attık ve geri bıraktık:))) Hee dip not:ikinci gidişimde Kiko'dan fondöten ve ruj almıştım paraya kıyıp.Havamı atarım Türkiye'ye döndüğümde diye.Geldiğim hafta Zafer Plaza'ya Kiko açıldı:((((Bendeki şans arkadaş işte...
Devam edeyim,yolda oturup şarkı mı söylemedik,yolda giderken "İzmir Marşı"nı mı haykırmadık,geceleri otel lobisinde oturup sohbet mi etmedik.(Lobideydik çünkü Wi-Fi sadece lobide çekiyordu.Onu da o kadar kişi aynı anda girdiğimiz için çökertip,neti kapatıp açıyorduk.),Floransa'ya mı gitmedik,dünyanın en ünlü müzelerinden olan Uffizi'ye mi girmedik,yine bir Michelangelo eseri olan David'i mi görmedik(Ki hayatımızda gördüğümüz en güzel yapılmış erkek heykeliydi.)

Amaaa arkadaş bir pizzası var...Ki ben pizza hayatta sevmem...Ayak üstü yenebilecek bir yer.Oturma yeri yok.Tabii biz de oraya 300 piknikçi gibi girince insancıklar pizza yetiştirmekte zorlandılar.Pizza ve içecek menü sadece 12 Euro olunca bir abandık ki...Ama ne pizzalar...Benim favorim mantarlı ve patlıcanlıydı.Tabii ki balkabaklı ve nutellalı da çok güzeldi.Hatta ertesi gün için sipariş bile veriyorduk.Biz yine gelicez bakın,ve daha aç olacağız...hahahaha...Bize tepsi tepsi pizza yapıın ...diye.Ama harikaydı.Kesinlikle eğer giderseniz Roma'ya Alice Pizza 'ya uğramadan dönemyin.

Ama dikkatli olun mide fesatı geçirmeyin...Eminim ki çok seveceksiniz.Pizza sevmeyen ben bile hayran kaldıysam siz seviyorsanız kesinlikle yiyin.Reklamımı da yaparım....Valla bi ücret almadım.Tamamen gönüllü bir reklam bu.
Son gün tabii ki alış-veriş yapacaktık ve paramızın yettiği magnetler satın alacaktık.Magnet te pahalı he...1 Euro,türk parasıyla 3.5 TL.10 kişiye alsan ohooo dedik ve indirmeye çalıştık.Bakın hepimiz alacağız,30 kişi diyince tabii ki inebildikleri kadar indiler ve hepimiz şundan bi tane bundan bi tane diyerek adamın başını döndürdük ve gittik.Eminim adam sayamamıştır parayı o kalabalıktan.Hepimiz tabii ki en son durağımız olan St.Angelo Kalei'ne gittik.Her iki gezimizde de.

Tabii ki bizim gezi amacımız tarihini öğrenmek ve o anları düşünmek...Ortaçağlarda ve İmparator Aurelius'un yaptırdığı ve papaların bir zamanlar ikamet ettiği,Magdanalı Meryem'in mezarının burada olduğu ve meleklerin oklarının o alanı işaret ettiği söylenen ve Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan'ın esir tutulduğu bu kaleyi gezerken tek düşündüğümüz "Melekler ve Şeytanlar" filmindeki Tom Hanks'in bu merdivenlerden indiği,bu meleğin okuna dokunduğu ve film setinin orada kurulduğu idi:)))Arada tabii ki nehire ve  neredeyse Roma'nın heryerine sahip olan o zalim hanedanı,Medici Malikanesi'ni gördük...Hee bir de St.Angelo Kalesi'nden aşağıya inerken bir sürü kapı olduğunu gördük.Zannedersin bizim apartmandan aşağı iniyoruz.
-Hocam burada birileri yaşıyor mudur?
-Zannetmem ya,baksana halka açık bir ziyaret yeri haline gelmiş.İnsanlar nasıl yaşasın bu kadar gürültülü yerde?
-Yani o zaman zile bassak bisey olmaz...
-Zannetmem bas istersen...
-Ya bişey olursa...
-Zaten çalışacağını bile zannetmiyorum dedim ve ben bastım zile.
Zil çaldı...
Arkasından patır patır ayak sesleri geldi...
-Allahhh kaçın çocuklar...dedim.Ve kaçtık:)))
Yani St.Angelo Kalesi dahi olsa zile basar kaçarız arkadaş:)))
Akşam saat 21.00'de her zaman ki yerimiz olan Navonna Meydanı'na gidip çocuklarla birlikte biraz gezinip,Roma'nın keyfini çıkarıp,ingilizce konuşup otele geri yürüdük.Geldiğimizde saat 00.00'a geliyordu.Ve çocukların çoğu uyurken biz de lobide sohbet ediyorduk...Günlerimiz böyle geçip gitmişti...Ve biz daha o zamandan 2 hafta sonrasında geleceğimiz zaman ki planı yapıyorduk...

Ve tabii ki yaşanacak maceralar böyle bitmeyecekti.İŞin içinde ben varsam hiçbir şeye şaşırmamak gerekti.De yanımdaki arkadaşlara acıyorum...




Bu da "Ayy vallahi sen beni öldürecen,çocuk" adlı eser.Uffizi Gallery'de kendisine rastlayabilirsiniz.Çocuk her devirde çocuk,anne her devirde anne işte.Şu an Kemal ile ben temsili:)))





4 yorum:

parıldayan çiçek dedi ki...

Selam gezinizi büyük bir merakla okuyorum. Vatikan'da gezdiğiniz yerlrti biz gezmedik. Herhalde sizin gibi arastırmamıştık.:-)

Bambam Kemal ile Annesi dedi ki...

Cok tesekkur ederim.Koydugum resimler genel olan yani karisik resimler.Ama inanin cok arastirma yapfik.Hem ogretmenler hem ogrenciler.Nerde ne meshur nerde ne yenilir icilir ve ne alinir hepsini biliyorduk.Tarihini soylemiyorum bile...

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Bir gezi yazısını gülerek okuyacağım aklıma gelmezdi kız yanaklarım acıdı yaa:))) Hadi zile bastınız niye kaçıyonuz kim geldi kim açtı bakaydınız ya:)))

Bambam Kemal ile Annesi dedi ki...

Valla Hatice Ablacım bakamadık korkudan.Valla ya papazın evinin ziliyse ya rahibeleri rahatsız ettiysek ya koskoca Angelos Kalesi bizim yüzümüzden haberlere çıkarsa diye saliselik senaryolar yazdık.Arkamıza bakmadan kaçıverdik...