Veee o gün geldi çattı...Minaz Hanım ile görüşmeye gittim...
-Zeynep Hanım,iyi ki okula başlatmışssınız.Çok iyi bir karar vermişssiniz.
-Evet,neden öyle dediniz ama?
-Çünkü bu çocuk güçlü bir karaktere sahip ve çok akıllı.(Aynı bennn:) Bana çekmiş:)
-Evet sağolun.
-Ama her işini bağırarak yaptırmaya çalışıyor.İstemediği bir şeyde hemen ağlıyor ya da bağırıyor.
-Evet aynısını bize de yapıyor ve saatlerce devam edebiliyor bu durum.
-Siz ne yapıyorsunuz bu durumda?
-Yapma oğlum,ağlama bak ağlanacak bir şey yok.Ya da ilgizini çekmeye çalışıyoruz ama saatlerce ağlıyor.İstediğini alana dek.E biz de insanız tabii ki sınırımızı zorluyor ve biz de biraz sesimizi yükseltiyoruz.
-Olmazzz...Sakın yapmayın.
-Ne yapalım peki?
-Hiç ilgilenmeyin.Bırakın ağlasın,bırakın bağırsın.
-Ama kendini ısırıyor,kafasını vuruyor,kendine zarar veriyor.
-Çok ciddi olmadığı müddetçe bırakın onu da yapsın.Canı acıyınca duracaktır.İlgisini başka yöne çekmeye çalışın evet ama çekemiyorsanız çıkın odadan."Sen sakinleş yanıma öyle gel.Benim içeride işim var istersen bana yardım edebilirsin"diyin,kapıyı aralık bırakın ve gidin.Ve hiççç takmayın.İçsel olarak ta takmayın.(Bunu hatta Necibe Hanımcım bir örnekle açıkladı.Her ikisi de aynı yönetmi söyledi.)
-Tamam,zor olacak ama tamam.
-Ve içeri basıyor çok.Ayakkabıları ters giydirin bir müddet.
-Tamam,evet aynı bana benzemiş.Ben de öyleydim.Annem düzelsin diye beni 2 sene baleye gönderdi ama sonuç ortada.Hala sağ ayağım içeri basar.
-Düzelir bu merak etmeyin ama hep ters giysin terlikleri de ayakkabıları da.
-Peki.
-Hep rica ederek konuşalım."Kemal Bey ya da oğlum,şu oyuncağını kaldırır mısn lütfen?"Su kabını getirirsen sana su verebilirim canım." gibi.
-Zaten hep öyle demeye çalışıyoruz.(Gerçekten bizde "onu getir,bunu al,şunu yap yoktur!"
Ve Kemal bahçeye yanımıza gelir,beni görür...
-Annemm,akkıımmm...diyip sarılır.
-Oyyy oğlum.Çok özledim seni.Nasılsın?Neler yaptın sen ya?Anlat bakayım...
-Zeynep Hanım,Ya'lı Be'li de konuşmuyoruz.Argo dağarcığı gelişmesin.
-Doğru söylüyorsunuz.Ama işte günlük hayatta bile ağzımızdan kaçıyor.
-Evet.
-Zeynep hanım bana hamilelik döneminizi ve yaşadığınız sıkıntılarınızı yazar mısınız?
-Neden?
-Çünkü Kemal'in bu hırçınlığı ve agrasifliği sizin hamilelikte yaşadığınız üzüntü ve stresten kaynaklı.Ve tabii ki sonrası ile.Ama çocukların anneyle en yakın olduğu zamanlar anne karnındaki zamanlardır.Onlar ne hissetse,ne yapsa hemen hisseder ve tepki verirler.Bu yüzden diyorum.
-Tamam tabii ki...
Ve o gün de krizlerimiz oldu.Hatta benim yanımda bana sarılarak yattı ama arada sırada bana tekme atıyor,bana vuruyordu."Muhtemelen evet okulda eğleniyorum ama sen neden yoksun?Sen neden gelmedin?"Vuruyo vuruyo " Annem,akkımmm,oyyy" diyor maymunum...Ve gece uykusundan hep ağlayarak uyandı.
Ertesi gün okula bırakırken biraz mırın kırın etse de gün boyu öğretmenlerinden gelen video ve resimlerden çok mutlu olduğu belliydi.Fakat akşam eve geldi veeee....Kriz başladı.Ve bizim de sabır testimiz başlamış oldu.Anneme ne olursa olsun hiç ilgilenmeyeceğimizi söyledim.Tabii o da hem sinirlendi hem üzüldü bu kadar ağladığı için.Banyodaydı Kemal ve kendini yerden yere vuruyordu.Oyuncaklarını fırlatıyor,bağırıyor,ağlıyırdu.Onu kendine zarar vermesin,kayıp düşmesin diye odasına aldım.Ve -ağlaman bitince seni içeride bekliyor olacağım.İstersen gelirsin ve oyun oynarız,dedim ve çıktım.Ama hiç oralı olmadı.Arada sessizce baktığımda yerde kendine vuruyor,dolapları tekmeliyordu.25 dk olmuştu ve ağlaması aynı hızda ve ses tonunda hatta arada artarak devam ediyordu.Annem
-Yazık ya,çocuk yorgunluktan öldü.Bu böyle olmaz ,dedi
-Hayır anne bak bu kadar bekledik.Müdahele etmeyelim.Elbet yorulacak.Sonsuza dek ağlamayacak ya.Yorulacak ve bırakacak.
-Tamam.Biz kendimiz normal sohbet edelim o zaman.
-Evet.Zeynep karnın acıktı mı,ne yiyelim?
-Valla köfte papates olabilir varsa.(Kemal'in favorileri.Gerçi benim de:))
-Tamam sen çamaşırları yıkamış mıydın?
-Evet kurutmadalar.Ama beyazlar biraz daha biriksin,az var.Sonra onları da yıkayacağım.
Bizi duyuyor fakat ilgi çekmek istediği ve onun için bağırdığı o kadar belli ki...
Ben telefonumdan şarkı açtım ve -ayy ben bu şarkıyı çok seviyorum anne,harika dedim.
Amaç ilgisini çekmek.Olmadı.Bu süre de bir 5 dk yı aldı.
10 dakika sonra...
Sürünerek yavaş yavaş koridora oradan salona geldi.Üçlü prize dokunmaması gerektiğini adı gibi biliyordu.Ama gözümüzün önünde o kabloyu bacaklarına doladı.Biz müdahele etmedik ama kontrol altındaydı.Fişe takılı değildi.Bizden -yapma,Kemal dememizi bekledi fakat biz aksine kendi işmize baktık ve hatta güldük.Ben o sırada oyun hamurunun kuruyanlarını çöpe attım,kutularını da üstüste dizip bir kule yaptım.Yerde,oyun halısının üzerinde tek başıma oynuyorum ve kendi kendime de konuşuyordum.
-Ayy bu kulenin üzerine ne koysam acaba?Aaa top var.Onu koyayım.Ahh trenleri de yanına dizeyim.Bu trenler o kulenin etrafında turlasınlar,şu ördek te trenlere binsin.
Bu arada hala ağlıyordu fakat ağlama tonajı düşük,artık sürekli değil aralıklı.Çünkü beni izliyor ve ne dediğimi dinliyordu.Bir anda sanki o ağlayan hiç o değilmiş gibi yanıma geldi ve,
-aaaa ababa...Avur...Koy koy...
(Araba ve hamur yanyana koy.)
-Tamam annecim.Bak bu daha güzel bir fikirmiş.Aferin sana.Başka ne koyalım.Baktım sakinleşti ve oyun oynamaya başladı.Toplamda tam 45 Dk.çığlık atmış,ağlamış,kendine zarar vermeye çalışmış ve bu sayede ilgimizi çekeceğini düşünmüştü.Ve biz de zor da olsa 45 dk.o ses dayanmıştık.Ama ZAFER BİZİMDİ!!!!!
Yaşasın...
-Bir de yatarken bir kriz bekliyor tabii,dedim.
Oyun oynadık,yemek yedik,güzel davrandığı için bir dondurmayı hakettiğini düşündüm ve biraz verdim.(Gece enerji verdiği için çok vermeyeye çalışıyorum.Allahtan benim gibi dondurma düşkünü değil.Aynı ben bu çocuk yahu:)))
Ve onu sakinleşmesi için tekrar banyoya soktum.Ve tabii ki üzerindeki tozlardan kurtulması için.Sonuçta o kadar debelendi.Annem de evi süpürmek istiyordu bugün,gerek kalmadı.Kemal hepsini itinayla sürünerek aldı.Ve banyodayken bir anda,
-Anne kaka anne kaka...dedi
-Tamam annecim hadi gel,dedim ve onu tuvalate onun için aldığımız klozeti yerşetirdikten sonra oturttum ve hemen tuvaletini yaptı.Öptüm onu,-aferin annecim,bak büyüdün sen de bizim gibi.Sen artık bebek değilsin,başka bebeklerin abisisin.Aferin sana!
Ve başka bir gelişme aynı gün içinde...Hiç bir zorlama yok.Tamamen Kemal'in içinden gelenler...
Evde emziksiz yatmaz ama okulda hiç emzik aramazmış.BU beni şaşırtmıştı.Demekki bağımlı değil sadece bizi kullanıyor.Bunun için de Necibe Hanım'dan aldığım çok kıymetli bir bilgi...
Emziğinin ucunu kestim biraz.Tabii emerken tatmin etmediği için çocuğu çocuk bir iki emdikten sonra ağlayacak ama uyuyacaktı.Kemal'e verdim emziği zaten görünce anladı...
-Meme ,ufff...aaaa meme?
-Aaa evet annecim,sanırım kuşlar aldı.Kendi bebekleri için.Sen artık büyüdün ya.Onlar almıştır.Olsun bununla idare et.
Yattı ve emmeye başladı ama tabii ki sevmedi.Yenisini aradı.Kendi yatağında kıvrandı,durdu...Oraya buraya vurdu ama çok ağlamadan sadece mızırdanarak.
-Noldu annecim dedim.
Yanıma geldi ve Anneeemm diye boynuma sarıldı ve yattı.Emzik elindeydi.Elinde oynayarak uyudu.
Dalmasını bekledim...
Derin uyudu...
Ben de derin bir ohh çektim ama herşeyin de sabır işi olduğunu bugün daha iyi gördüm.Ben sabırsızlanıp onu ikaz ettikçe,uyardıkça daha çok yaptığını fakat onunla ağladığında ilginemediğim zaman herşeyin daha çabuk düzeldiğini gördüm.Öteki türlü hem ben yıpranıyordum hem de o üzülüyordu.
Bu bağırmalar ve ağlamaların hemen biteceğini düşünmüyorum.elbet bir müddet devame decek ama bitecek.Olabildiğince sakin ve sabırlı davranmak gerek.Bizim için bir kızgınlık anı ama onun karakterini şekillendirecek davranışlar.O yüzden SAKİNLİK en önemli unsur...
1 yorum:
Masallah kemale :) benim kiza da daha simdiden istemedigi hic birsyi yaptiramiyorum. Bazen ben illallah diyorum ya :)
Emziigi birakma yönteminizde güzelmis. Büyüsn biraz daha da bende deneyyim :)
Yorum Gönder