12 Eylül 2016 Pazartesi

İstanbul Eziyeti 2:))

traffic jam clipart ile ilgili görsel sonucu
Ertesi gün teyzemle saat 06.00'da kalktık ve 15 dk sonra evden çıktık ve teyzemin sevdiği bir fırına kahvaltı yapmaya gittik.Orada sohbet muhabbet ettik.Canım teyzem.Özlemişim konuşmayı onunla.Sonra sağolsun beni Anadolu Hisarı'na bıraktı.Ve vapuru beklemeye başladım.Beşiktaş'a gidip oradan yürüyecektim.Sanırım en çok vapura binip,deniz havası almayı özlemişim.Denizin o köpük köpük dalgaları,yanımızdan geçen gemiler,karşıdaki yalılar,hisarlar,ve tabii ki köprü...

İndim.Ve başladım yürümeye.Zannettim ki kısa mesafe.Sırtımda çanta.Yukarı doğru yürü allah yürü bitmedi.Neyse etrafa bakına bakına gittim.Saat 08.30du üniversiteden giriş yaptım ve öğrenci işlerine gittim.Okul ne kadar güzeldi.Bir an formasyon anılarım geldi gözümün önüne.Hem işte çalışıp hem de derse yetişmeye çalışan 22 yaşındaki Zeynep!Şimdi 32 yaşında ve yine öğrenci işlerinin önünde.Sıkıysa yedir öğrenci olduğunu:)))Gittim,daha kadınlar çay demliyorlardı.
"Buyrun?"
"Transkriptimi alacağım."
"O işlere bakan Filiz Hanım daha gelmedi."
"Peki ben beklerim.Çünkü başka şehirden geliyorum."
Kadın 10 dakika sonra geldi ve beni çağırdılar.Olayı anlattım ve nedenini sordum.Kadın bana ne desin?
"Valla böyle bir şeyden haberimiz yok.Bununla gelen ilk ve tek kişi sensin.Yani o yıldaki formasyon kredisi o kadarmış.Bu sene farklıdır.Ama geçmiş yılın edinilmiş hakkı sorgulanamaz."
"Evet ama ne yapacağım ben şimdi?Ders almam gerekirse nerde nasıl olcak?"
"Eğer burada alacaksan artık eğitim fakültemiz Davutpaşa'ya taşındı oraya gideceksin."
"Neyyy..."
"Valla bak.Yazık sana ya."
"Neyse ben transkripti alabilir miyim?"
"Elbette."
"Sizi de meşgul ediyorum ama."
"Olur mu hiç öyle şey?Keşke herkes sizin gibi davransa.Ve işini son güne bırakmasa.Bak siz hemen gelmişsiniz ve bizimle düzgün konuşuyorsunuz.Ama iyi ki erken gelmişsiniz çünkü bu belgeyi imzalayacak olan müdürümüz öğleden sonra yıllık iznine çıkıyor ve yurtdışına gidecek ve ne zaman geleceğini bilmiyoruz."
"Oo tamam o zaman şanssızlığım şansa mı dönüşecek acaba?"
"Bilemem.Siz bekleyin isterseniz."
Bi yarım saat bekledikten sonra kadın geldi ve transkriptimi alıp anneanneme gitmek üzere yola koyuldum.Başladım çıktığım yokuşu inmeye.İniş daha zevkliydi.Koyuverdim kendimi aşağıya doğru...Etrafıma bakındım ve o zamana dek orada olan ve görmediğim yerleri dükkanları gördüm.Mesela bi sokağın adı Dalbudak'mış.Öyle sokak ismi mi olur ya?Tövbe tövbe...

Beşiktaş vapurlarına gittim ama o kadar yabancıyım ki İstanbul'a unutmuşum Kadıköy vapurları nereden kalkıyor.Simitçiye sordum ve "hemen şurası abla" dedi.Bindim ve dışarı oturdum.Ohhh mis denizin kokusu.İyotlu hava astımlı ciğerlerime de iyi geldi.Etrafı izledim,kuşlara baktım,müzik dinledim.Eskiden işe gidip gelirken ki anlarımı düşündüm.Aynısını yapıyordum.Kulaımda kulaklık,sevdiğim müziği dinlerken vapurda etrafımı izliyordum.

Kadıköy'de indim ve Ümraniye otobüsüne bindim ama ben İstanbul'dayken o tarafla hiç ilgim olmadığı için o muhiti bilmiyordum.Ümraniye İski'de inip biraz yürüyecektim.Şoföre inmek istediğim yer gelince beni uyarmasını istediğimde ön tarafa oturmamı istedi ki beni görüp söylesin.
Ben başladım müzik dinleyip yine etrafı izlemeye ama müziğin sesi kısık.Adam seslenirken duyabileyim.
Adam,bana seslendi;
"hey genç,kendine gel ve beni dinle."
Tövbeler olsun.Bu kime sesleniyor dedim ve arkama baktım.Kimseye değil.Bana söylüyormuş ya adam.Bir genç dedi,iki kendine gel dedi,üç beni dinle dedi.Bir ben genç miyim?iki ben kendimde değil miyim de kendime geleyim.Sanırım müzikten duymayacağımı sandı.Üç sen nasıl bir şey söyleyeceksin ki seni dinelyeyim.Hani ölümsüzlüğün sırrını açıklayacakmış gibi seslendi ama dedi ki,
"Ümraniye İski burası."
"He tamam.Teşekkürler."İndim,yürümeye başladım.Tabii ki anneanneme eli boş gitmek olmazdı.En sevdiği şeylerden alıp yanına gittim.Bir sevindi beni görünce.Çok uzun süredir görüşemiyorduk.En son Kemal 8 aylıktı görüştüğümüzde.Ama ben anneannemi öyle gördüğüme pek sevinmemiştim.Çok kilo vermişti.Tabi eli kolu tutmayınca kendine yemek pişiremiyordu.Kulaklar iyice gitmiş,gözler de görmüyor pek...Yaşlılık 86 yaşında tabii,normal.Allah sağlıklı uzun ömürler versin ona ve tüm yaşlılarımıza.Anneannemle biraz sohbetten sonra arkadaşımla buluşmak için yine yola çıktım.Gittim Altunizade minibüsüne bindim.Metrobüse binecektim.Arkadaş ne uzakmış o yol.Yürü yürü bitmedi.Bir de dolgu topuk giymiştim.Offf o ayaklar bitti.Neyse bindim ve Mecidiyeköy'de inecektim ama son durak Zincirlikuyuymuş.Aktarma yaptım.Ordan da yürüdüm.Neyse indim.O benim yıllarımın geçtiği Mecidiyeköy nasıl da değişmiş.Ve metrobüsü daha uzağa yapsalarmış yani.Yine çok yürüdüm.Arkadaşıma AVM'ye gidebilmek için alt geçit yok mu dedim o da bana geç metrodan dedi.Bi baktım Trump altgeçidi var.Girdim.Girince arkadaşımdan bir mesaj."Trump'a girme ama."Haydaaa...Buradan çıkılmıyormuş.En iyisi yer üstünden gitmek.Geçtim karşıya ve yürüdüm.Buluştuk.Uzun süredir görüşememiştik.İyi oldu.Kuzenlerimle de haberleştim,akşam anneannemde toplanacaktık.Ve anneanneme geri döndüm.Aynı yolları yürüdüm tabii.Ve İstanbulkart'a dolum yapa yapa bi hal oldum.Ne pahalı be ulaşım.geldiğimden beri yollara 30tl para harcadım.1,5gün olmuştu daha yani.Neyse akşam kuzenler geldi ve tabii ki gırgır kıyamet...Yazık anneannem dayanamadı gitti yattı.Yattı ama nasıl öksürüyor.Kadının boğazları yırtılacak.Gittim yanına,
"Anneanne,noldu ya?Su getireyim mi sana?"
"Yok be kızım,ben hep böyleyim.Sizi rahatsız ettim dimi?"
"Ya ne rahatsızlığı.Sen rahat uyu istiyorum ama.Napalım?"
"Napıcaz?Bir şey yapamayacağız.ben hep böyleyim.5-6 aydır uyuyamıyorum ben.Gitmediğim doktor,kullanmadığım ilaç kalmadı."
Aslında ilaç önermek pek huyum değildir ama nefes açıcımı önerdim anneanneme,nasılsa yan etkisi yok.
"anneannecim,bak benim astım için nefes açıcım var.Bi bunu denesen.Yan etkisi yok.İlaçlı oksijen sadece.Akciğerlerdeki ağaççıkları açıyor ve öksürüğünü azaltıyor.İstersen tabii."
"E ver bakalım.Yarar mı acaba?"
Anneannem kendi bilmediği hiçbir ilacı istemezdi,şaşırdım.Demekki çok çaresizdi.Nasıl alınacağını gösterdim.
İçti ve 5 dakika sonra horul horul uyudu.
Kuzenle anneanneme baktık,acaba kadın öldü mü ya?Kuzen,"Belli mi olur lan,sen verdin ilacı dedi:))))"
Ama rahatça uyumuştu,öksürmeden.Demekki anneannem de astımdı.Ki annem de ben de ona hep söyledik,astımın olabilir diye.Ama o,ona göre Muzmin Bronşitti.Ve ısrarla bizi dinlemiyordu.Sabah kalktı ve bana dedi ki,
"Ayyy kızım ne dua ettim sana,5-6 aydır ilk defa uyudum böyle.Ciğerlerim,boğazlarım yırtılıyordu.Demekki astımmış bu nalet..."
"Doğrudur,sen iyi ol da.BU ilaç sen de kalsın.İsmini de kaybetme.Gerçi ben yine söylerim.Pahalı bir ilaç o yüzden yazdırman gerekecek."
"Olsun ne kadarsa veririm ben."
Yazık ya.Allah kimseyi sağlıkla sınamasın.O öksürük o kadar kötü ki ben bilirim.Astımın tavan yaptığı zamanlarda ben de öksürmekten ne bişey yiyebiliyor ne içebiliyor hatta konuşamıyordum.Öksürüp kendimi kasmaktan sırtım tutulmuştu,artık kaslarıma hakim olamıyordum da.Zor,çok zor...
Sonraki sabah,erkenden kalktım.Kuzenim gitmişti işe.Ve ben anneannemle kahvaltı yapmıştım.Ona veda edip arkadaşımla başka bir AVM'de buluşmak için yola çıktım.Bu seefr taksiyle gittim çünkü yakındı.Onunla da çay ve kahve içtik.Seslendirmeden tanıştığı bu değerli arkadaşımı gördüğüm için de çok sevindim.Sağolsun dönüşte beni metroya bıraktı.Ama yolu kaçırdık ve daha önce hiç bilmediğim bir semtten bindim.Ünalan'dan.Oradan Maltepe'ye gittim,kuzenlerimin ve eniştemin evine.Onlar da hazırlanıyorlardı ve Ören'e giderken beni de Bursa'ya bırakacaklardı.Çok güzel ve keyifli bir yolculuk geçirdik.Arada eniştem bizi köfte yemeğe de götürdü.Özlemişim onu da.Ne güzel oldu gördüm,sohbet ettik.
Beni arabayı bıraktığım AVM'ye bıraktılar.Bu arada kuzenlerim 2 gün sonra bize geleceklerini söylediler.Eve geldim.Oğluma kavuştum.En güzel şeydi.Bir baktım 2 günde öpücük atmayı öğrenmiş.Eve gelip koltuğa oturunca geldi.Yanaklarımı sevdi,bir sarıldı...Off dünya yıkılsa umrum olmaz...

Çocuk ne güzel şey...İnsana tüm acılarını,tüm sıkıntılarını bir hareketle unutturuyor.Dünyadaki kimse sarıldığında bu mutluluğu veremez insana.Ya da öptüğünde.Oğlumun sarılıp,öpmesi herşeye bedel...

Varsın olsun diplomam sayılmasın,varsın olsun işim olmasın,varsın olsun param olmasın,varsın olsun o ve ailesi benimle uğraşsın...Vız gelir tırıs gider.Benim yanımda,hayatımda oğlum olduktan sonra en güçlü benim.Öğretmenlik yapamasam namusumla her işi yaparım,egom yok.Param mı yok,çalışır kazanırım.Benimle uğraşmak mı istiyorlar,uğraşsınlar.Gereken cevabı da alırlar.Hiç sorun değil.Allah beni oğlumla ve sağlığımızla sınamasın.

Bu bayramda herkesin dilediği şeylerin yanında bunu da diliyorum.Allah bana her bayramı sağlıkla ve Kemal ile kutlamayı nasip etsin.Allah kimseyi çocuğundan ayırmasın...

RESİM ALINTIDIR.

1 yorum:

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

İstanbul kelimelerine yerleşmiş anlatırken bile yorulursun:) Kendine olan güvenin muhteşem sırtın yere gelmez senin güzellik .
bak otobüsteki teyzenin duaları işe yaramış:)
Oğluşunla güzel günleriniz olsun inş.